Bir Ekmek Alma Mesafesinde Hayat

Ekmek alıp döneceğim; kapıyı çekip çıkıyorum. Gidip gelişim toplam bin adım ya eder ya etmez. Başım yukarda; dallara, saçaklara baka baka ilerliyorum. Kulak kesildiğim sesleri arıyor gözlerim. Mahallenin uluorta gezginleri olan güvercinler, serçeler, saksağanlar, kargalar her zamanki telaşelerinde… Farklı sesler var ama; aranıyorum. Büyük baştankara ilişiyor önce gözüme, derken pırr diye önünden geçip karşı dala konan mavi baştankara. Dün aynı yerde ispinoz vardı. Hemen hemen vaktiyle kızılgerdanın yolumu kestiği yer. Şehrin göbeği ama belli ki bu ağaçları seviyorlar. Evden çıktığım an başımı sola çevirdiğimde gördüğüm boş arazi ve üzerindeki ağaçları da karatavuk, alakarga ve yeşil papağan seviyor, biliyorum. Onlarla da genelde hep orada selamlaştık.
Kulağının neye kesildiği, başını nereye çevirdiğindir hayat en çok da. Ve baktığında o da, bin adım ya eder ya etmez.

